Baltık Denizi’nin dibinde keşfedilen ‘tanımlanamayan yapı’ Buzul Çağı’ndan kalma

Bilim insanları, dünyanın en büyük derin deniz gizemlerinden biri olan Baltık Denizi Anomalisi’nin ardındaki gerçeği nihayet ortaya çıkardı. Bu cisim, 2011 yılında İsveçli kaşifler Peter Lindberg ve Denis Asberg tarafından Baltık Denizi’nde hazine ararken keşfedilmişti.

Baltık Denizi’nin dibinde keşfedilen ‘tanımlanamayan yapı’ Buzul Çağı’ndan kalma
REKLAM ALANI
Yayınlama: 03.05.2024
A+
A-

Baltık Denizi Anomalisi, aslında Baltık Denizi’nin yaklaşık 90 metre derinlerinde keşfedilen ve çapı 60 metre olan dairesel bir cisim. 

Yıllar içinde, bu cisim hakkında birçok farklı ürkütücü komplo teorisi ortaya atılageldi, ancak bilim insanlarının son kanaatleri hepsini boşa çıkardı.

Baltık Denizi'nin dibinde keşfedilen 'tanımlanamayan yapı' Buzul Çağı'ndan kalma

BİR GEÇİT Mİ?

Bu teorilerden biri, cismin köşeli çizgilerle işaretlenmiş olmasından kaynaklanıyordu. Bu da birçok kişinin onu ünlü film serisi Yıldız Savaşları’ndaki yıldız gemisi Millennium Falcon‘a benzetmesine yol açtı ve onun bir UFO olduğu düşünüldü.

Baltık Denizi'nin dibinde keşfedilen 'tanımlanamayan yapı' Buzul Çağı'ndan kalma

Daha da şaşırtıcı olan bir başka teori ise, cismin yüzeyinde “merdiven benzeri oluşumlara” sahip olması ve karanlık bir deliğe açılması üzerine kuruld. Bu merdivenlerin, yaklaşık 200 metre uzaklıktaki bilinmeyen başka bir nesneye açılan bir geçit olduğu düşünülüyordu.

UFO PARÇASI, NAZİ SİLAHI VEYA BİR SIĞINAK!

Keşfin esrarengiz doğası, adeta bir komplo teorisi seline yol açtı; bazı internet kullanıcıları bunun eski bir uygarlığın kalıntıları olabileceğini öne sürerken, diğerleri de bunun bir UFO’nun parçası olduğuna ikna oldu ve hatta bazıları, bunun gizli bir Nazi silahı ya da gizli bir İkinci Dünya Savaşı sığınağının girişi olabileceğini bile iddia etti.

NBC’nin aktardığına göre, kaşif Peter Lindberg, 2012 yılında bir radyo röportajında, “Üzerinde çok garip merdiven oluşumları var ve bu bir yapı ise, on binlerce yıl önce Buzul Çağı’ndan önce inşa edilmiş olmalı. Eğer burası Atlantis’e açılıyorsa, bu da oldukça şaşırtıcı olurdu” dedi. 

”GİZLİ TUTTUK…”

Keşif hakkında İsveç TV4 kanalına konuşan kaşif Denis Asberg İSE şunları söyledi: 

“Onu bulduğumuzda gerçekten çok şaşırdık ve kafamız karıştı. Burada bulduğumuz şeyin ne olduğunu düşünüyorduk. Bu bir enkaz değil. O zaman bunun doğal bir nesne olduğunu düşünmüştük. Biraz daha araştırmak istedik ve bunu tamamen gizli tutmaya karar verdik. Jeologlarla ve deniz biyologlarıyla temasa geçtik ve daha önce böyle bir şey görmediklerini söylediklerinde, kafamız daha fazla karıştı. Bulduğumuz şey gerçekten mucizevi ve görülmemiş bir şey olabilirdi.”

Yine de uzmanlar, ‘Baltık Denizi Anomalisi’ olarak bilinen yapının gerçekte ne olduğu konusunda yıllarca anlaşamadılar.

Çoğu araştırmacı anomalinin kayadan oluştuğu sonucuna varırken, diğerleri aslında metalden yapıldığında ısrar etti.

“CİSME YAKLAŞINCA BAĞLANTI KESİLDİ…”

Bu ikinci hipotezi besleyen ise Peter Lindberg ve Denis Asberg’in Ocean X görevinde yer alan ve ilk keşfi yapan dalgıç Stefan Hogerborn’un iddiasıydı.

TechSciblog’da yer alan bir habere göre Hogerborn, gazetecilere, cisme çok yaklaştıklarında elektrik ve uydu ekipmanlarının bağlantısının kesildiğini aktarmıştı. Hogerborn, “Orada elektrikli olan her şey, uydu telefonu da, nesnenin üzerindeyken çalışmayı durdurdu. Sonra, yaklaşık 200 metre uzaklaştığımızda tekrar çalıştı” ifadesini kullandı.

Ocean X ekibi, yıllar boyunca bu cismi araştırmaya devam etti, bölgeden örnekler aldı ve hatta 2016 yılında bu konuda bir belgesel hazırlandı.

BUNLAR YALNIZCA TAŞ…

Stockholm Üniversitesi jeologlarından Volker Brüchert‘in bu örneklerden bazılarını inceledi ve “Ocean-X ekibi, tarafından cömertçe görmezden gelinen şey, deniz dibinden çıkardıkları örneklerin çoğunun granit, gnays ve kumtaşı olduğu” Ifadelerini kullanarak komplo teorilerine karşı çıktı.

Kendi analizleri onu, cisimde gizemli hiçbir şey olmadığı konusunda düşünmeye sevk etti. Brüchert, şu sözlerle düşüncelerini açıkladı:

”Malzemeyi araştırırken volkanik bir kayaya benzeyen büyük siyah bir taş bulduğumda oldukça şaşırdım. Benim hipotezim bu yapının, binlerce yıl önce sırasında oluştuğu yönünde.”

ÇOK DA ŞAŞIRTICI DEĞİL…

Stockholm Denizcilik Müzesi’nde deniz arkeoloğu olan Göran Ekberg, anomalinin “tamamen dairesel” olması nedeniyle görünümünün “garip” olduğunu kabul etti.

Ancak, “Doğa bundan daha garip şeyler de üretmiştir” diyerek yapının çok da şaşırtıcı olmadığını iddia etti.

Jeologlar, bilim adamları, deniz arkeologları ve hatta gezegen jeomorfologları da dahil olmak üzere uzmanlar tarafından yürütülen araştırmalar, Baltık Denizi Anomalisinin doğal olarak meydana gelen bir fenomenin sonucu olduğunu ortaya koymuştur.

Teorilerinin ayrıntıları farklı olmakla birlikte uzmanlar, Buzul Çağı sırasında meydana gelen bir buzul hareketleri sürecinin kalıntıları olduğu konusunda büyük ölçüde hemfikirdirler.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.