ABD’li kimya profesörü Michelle Francl’ın çayın acılığını almak için tuz eklenmesi tavsiyesi üzerine Rizeliler, katkı maddesi olmadığı için herhangi bir acılık hissedilmeyen Türk çayının içilmesi önerisinde bulundu.
İngiltere’nin Washington ve ABD’nin Londra büyükelçiliklerinin sosyal medyada çayın nasıl demleneceği ve içileceği tartışmasına Rizeliler de katıldı.
Rize Ticaret ve Çay Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan, kimya profesörü Francl’ın çayın acılığını almak için tuz eklenmesi tavsiyesinin nedenini içinde katkı maddesi bulunmasına bağladı. Erdoğan, çayın tadının alınabilmesi için yıllardır tuz, şeker, asitli içecek ve alkol kullanmayan çay tadımcıları yetiştirdiklerini söyledi.
“GELSİNLER KALİTELİ TÜRK ÇAYINI İÇSİNLER”
İngiliz ve Amerikalı büyükelçilere Türk çayı içmesi tavsiyesinde bulunan Erdoğan, şunları söyledi:
“İngiltere’deki ve Amerika’daki arkadaşlara önereceğimiz içmiş oldukları acı çayları bıraksınlar gelsinler, hoş, içilebilir, kaliteli Türk çayını içsinler. Onların çayları doğru, acıdır. Sri Lanka, Hindistan, Endonezya, Kenya, Vietnam gibi ülkelerde üretilen çaylarda üretim şeklinden dolayı veya kullandıkları bazı yabancı maddelerden dolayı acılık, sertlik oluyor ama bizim çayımızda öyle bir sertlik, öyle bir durum kesinlikle söz konusu değil. Çayı yumuşatmaya da sertleştirmeye de gerek yoktur. Dünyanın en doğal, en kaliteli çayı Türk çayını içsinler. İçine hiçbir şey katmaya gerek kalmaz.”
Türk çay kültüründe bardakların şeffaflığının çaya değer katmayı amaçladığını belirten Erdoğan, “Biz çayımızı şeffaf bardakta içeriz. Görünsün, ne içtiğimizi görelim diye. Onun için buna uygun ince belli bardağımızı yaptık. Devasa bir bardak, 30 metrenin üzerinde bir yüksekliğe sahip. İçtikleri ürünün rengine kalitesine güvenmedikleri için fincanda içerler. Kahvenin fincandaki veya şeffaf bardaktaki görüntüsüyle çayın görüntüsü farklıdır. O renkler içimi özendirmez ama bizim çayımızın rengi içimi özendirir, içtikçe içesin gelir. Bütün tüketicilere çay ve türevi ürünleri tüketen insanlara öneriyoruz; gelin dünyanın en doğal, en güzel Türk çayını için” ifadelerini kullandı.
“TÜRK ÇAYINDA DEMLEME KÜLTÜRÜ FARKLI”
Çay Çarşısı Genel Müdürü Hasan Önder, dünyanın çay üreten çok farklı ülkelerinde yapılan kongrelere, konferanslara katıldığını, Türk çay ve çay kültürü üzerine sunumlar yaptığını ifade etti.
Dünyanın çayda öncü ülkelerine gittiğini ve çay içtiğini aktaran Önder, “Dünyanın hiçbir yerinde çaya tuz attıklarını görmedim, duymadım. Sanki dünyanın tadını tuzunu bozdukları gibi bu söylemle çayımızı da ağız tadımızı da bozacaklar gibi bir izlenim oldu. Çaya hiçbir şey katmıyorsunuz hatta kullanacağınız suyun kireçsiz, sade olmasına özen göstermeniz lazım” diye konuştu.
Çayın insanlar arasında sosyalleşme aracı olarak kullanıldığının altını çizen Önder, “Bu ürünü öyle tuz katmakla, farklı ürünlerle tadımızı bozacak pozisyona düşürmesinler. Türk çayında demleme kültürü farklıdır. Çayda acılık diye bir kavram söz konusu değildir. Çayda burukluk vardır. Çayın burukluğunu azaltmak için su katarsınız sert çay yerine yumuşak içimli bir çay elde edersiniz. Dünya gelsin dünyanın en büyük bardağında dünyanın en doğal çayını ikram edelim” değerlendirmesinde bulundu.
“RİZE’DE BUNU SÖYLESENİZ GÜLERLER”
Rizeli Akın Aşık, çocukluğundan itibaren çay tiryakisi olduğunu, çaysız gününün geçmediğini anlattı.
Tuzun çayda anlamsız olduğunu, kendisinin şeker de koymadığını vurgulayan Aşık, “Damak zevki oluyor, daha zevk alarak çay içiyorum. Tuzu sizden duydum. Rize’de bunu söyleseniz gülerler. Çaya tuz mu atılır? Geleneklerimizde kız istemeye gittiğiniz zaman bazen böyle adet vardır. Kahveye, çaya tuz atarlar ki ‘damadı uğraştıralım’ diye” dedi.