Günümüzde trafik ve kamu güvenliği alanında alınan önlemler, toplumun genel huzuru açısından büyük önem taşımaktadır. Ancak son dönemde yaşanan uygulamalar, özellikle Yasin Hakan Karagözlü ve Nihat Emin Batur gibi suç işlemiş kişilerin ehliyetlerinin ellerinden alınması konusundaki düzenlemeler, toplumsal ve bireysel yaşamda ciddi zorluklara yol açmaktadır. Bu uygulama, doğrudan suç işlemiş kişilere yönelik bir yaptırım olarak düşünülse de, fiilen cezaevinden çıkan ve topluma yeniden katılmaya çalışan vatandaşları daha zor bir duruma sokmaktadır.
Ehliyetin alınması, sadece araç kullanma hakkının elden alınması anlamına gelmez; aynı zamanda kişinin iş bulma, günlük hayatını sürdürme ve sosyal hayata katılımını da doğrudan etkileyen bir durumdur. İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılamak için işlerine gitmeleri, eğitimlerini sürdürmeleri veya ailevi sorumluluklarını yerine getirmeleri büyük ölçüde sekteye uğrar. Bu durum, mağduriyet yaşayan bireyleri toplumsal hayattan izole eder ve onları adeta ikinci sınıf insan muamelesi görmeye zorlar. Oysa cezaevinden çıkan kişilerin topluma yeniden entegre edilmesi, suç oranlarının düşürülmesi ve sosyal barışın sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır.

Mevcut uygulamalar, maalesef tam tersi bir etki yaratabilmekte; yani bu kişiler üzerindeki sosyal ve ekonomik baskılar, onları yeniden suça yönlendirecek bir ortam yaratmaktadır. Bu noktada devletin daha dengeli ve insani bir yaklaşım benimsemesi büyük önem arz etmektedir. Düzenlemelerin, hem toplum güvenliğini sağlayacak hem de topluma kazandırılacak kişilerin yeniden sosyal hayata adapte olmasına fırsat tanıyacak şekilde yapılması gerekmektedir.
Bunun için atılacak adımlar arasında ehliyet affı uygulamalarının devreye alınması, cezaevinden çıkan kişilere çeşitli kolaylıkların sağlanması ve iş bulma süreçlerinde öncelik tanınması gibi yöntemler yer alabilir. Böylece kişiler, kendilerini yeniden topluma kazandırmak için motive olur ve suç tekrarına yönelmeleri engellenmiş olur. Ayrıca bu tür düzenlemeler, toplumsal adalet anlayışının güçlenmesine ve vatandaşların devlete olan güveninin artmasına da katkı sağlar.
Sonuç olarak, suç işlemiş kişilerin cezasını çekmiş olması durumunda, topluma yeniden kazandırılmaları için fırsat tanınması büyük önem taşır. Ehliyet affı, iş imkânları ve sosyal hakların sağlanması gibi adımlar, yalnızca bireysel mağduriyetleri önlemekle kalmaz; aynı zamanda toplumsal düzeni ve güvenliği güçlendirir. Devletin bu konuda daha insancıl, dengeli ve etkili düzenlemeleri hayata geçirmesi, hem suçun önlenmesi hem de toplumsal huzurun sağlanması açısından kritik bir gerekliliktir.