Hamas’ın operasyonu sonrası başlayan İsrail saldırıları devam ederken, Türkiye başta olmak üzere bazı ülkeler ateşkes için bastırıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, nihai barışın sağlanması için iki devletli çözümün gerekli olduğunu ifade etti.
Kanal 7 Dış Haberler Servisi’nden Bartu Eken’in haberi
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail’e yönelik Aksa Tufanı adını verdikleri operasyonu başlattı.
Gazze’den İsrail’e binlerce roket atıldı. Sınırlar dozerlerle yıkılarak askeri üslere baskınlar gerçekleştirildi.
Paramotor ve denizden de İsrail kentlerine sızma operasyonları yapıldı.
Rehineler alınarak Gazze’nin çeşitli noktalarına götürüldü.
İlk şoku atlatan Tel Aviv’in Aksa Tufanı’na yanıtı Gazze Şeridi’ni bombalamak oldu.
Türkiye iki taraftan da sivillerin ölümünün kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bölgenin Osmanlı İmparatorluğu’nun mirası olduğunu hatırlattı.
Nihai barışın sağlanması için, iki devletli çözümün gerekli olduğunu ifade etti.
Başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması çağrısında bulundu.
AKSA TUFANI DİPLOMATİK İLİŞKİLERİ DE VURDU!
İsrail’le yumuşama dönemine giren Körfez ve iyi ilişkilere sahip Mısır gibi komşu ülkelerin Hamas’ı üstü örtülü de olsa destekleme açıklamaları ise kamuoyunu şaşırttı.
İLK ADIM SUUDİ ARABİSTAN’DAN GELDİ
ABD’nin resmi müttefiki Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı çatışmanın sebebinin İsrail’in işgalci politikaları olduğunu açıkladı.
Riyad yönetimi açıklamasını kısa bir sürede fiiliyata döktü.
Halkın çoğunun da karşı olduğu İsrail’le normalleşme süreci durduruldu.
Suudi Arabistan’ı Washington’a rağmen bu adıma iten nedenlerden biri de kuşkusuz BRICS sürecindeki ilerleme oldu.
Nitekim Riyad’ın Batılı ittifakları serbest ticaret için bile Suudi Arabistan’ı bir takım siyasi zorunluluklara itiyordu.
Oysa Moskova ve Pekin önderliğindeki BRICS ülkelerin iç işlerine karışmama konusunda kesin bir tavra sahipti.
Riyad’ın bir başka nedeni ise Pekin arabuluculuğu ile gerçekleştirilen İran ile diplomatik ilişkileri yeniden tesis etme süreciydi.
Öyle ki Tahran yönetimi Suudi Arabistan’ın Tel Aviv ile normalleşmesini ikili ilişkilerin gelişimi açısından olumsuz olarak görüyordu.
ABD’nin bölgedeki diğer müttefikleri olan Kuveyt ve Katar da Riyad’la aynı çizgide bir yaklaşım benimsedi.
Netanyahu’nun politikalarının ve üç dinin kutsal merkezi olan Mescid-i Aksa’daki hak ihlallerinin çatışma sürecinin besleyicisi olduğu vurgulandı.
KAHİRE’NİN TAVRI İSRAİL’İ RAHATSIZ ETTİ
İran, Suriye ve Irak gibi İsrail yönetimine karşı olan ülkelerin haricinde, Tel Aviv ile iyi ilişkilere sahip olan Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri,
Ürdün ve Fas’ın süreçten duyulan endişeyi ifade ederek İsrail’e desteklerini açıklamaması Tel Aviv yönetimini rahatsız etti.
Tam da bu dönemde ortaya atılan bir iddia dünya kamuoyunda çok konuşuldu.
Mısır istihbaratının İsrail’i saldırılar konusunda önceden uyardığı öne sürüldü.
Netanyahu’nun söz konusu bilgiye karşı umursamazca yaklaştığı aktarıldı.
Kısa bir süre sonra İsrail Başbakanlığı iddiaları yalanladı.
“Mısır’dan önceden bir haber gelmedi.” açıklaması yapıldı.
Netanyahu’nun hükümetin kurulmasından bu yana Mısır istihbaratıyla doğrudan ya da dolaylı bir şekilde görüşmediği ifade edildi.
Öte yandan ateşkes çağrısında bulunan Mısır’ın abluka altındaki Gazze Şeridi’ne yönelik yardımları “topyekun savaş” halindeki İsrail’i rahatsız etti.
İsrail ordusu, Gazze’nin Mısır’a açılan Refah Sınır Kapısı çevresine hava saldırıları düzenledi.
Bunun üzerine Refah Sınır Kapısı’nda bekleyen yakıt ve diğer ihtiyaç malzemelerini taşıyan kamyonlar bölgeden ayrıldı.
Gazze’ye tekrar yardım gönderilmesi halinde kamyonların doğrudan hedef olacağı aktarıldı.
Kısa bir süre sonra da Mısır’a doğalgaz ihracatı askıya alındı.
Son dönemde yaşanan siyasi istikrarsızlığın ardından İslam dünyasındaki lider rolünü kaybeden Mısır’ın Filistin’e yönelik yardımlarını devam ettirip ettirmeyeceği ise merak konusu oldu.
FİLİSTİN’E DESTEK VERMEMEK ARAP HALKINI ÖFKELENDİREBİLİR
Hamas’ın başlattığı ve operasyonlara destek veren İslami Cihad’ın kazanımları dünyanın gözünü yeniden bölgeye çevirdi.
Arap halkı ABD’den Avrupa ülkelerine kadar Filistin’e destek için gösteriler düzenledi.
Sosyal medya paylaşımlarıyla bölgede yaşananlara dikkat çekildi.
Bilhassa İran müttefiki olan Arap ülkelerindeki sokaklarda sevinç hakim oldu.
Bu durum Filistin meselesinin halen Araplar nezdinde önemli bir yer ifade ettiğini gösterdi.
Dolayısıyla halkın büyük bir bölümü Filistin davasına destek olurken Körfez Ülkeleri’nin olan biten sessizlikle karşılaması, halkı öfkelendirebileceği için de itidal ve Filistin’e destek açıklamalarının yapıldığı değerlendiriliyor.