Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuşuyor

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuşuyor.

Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuşuyor
REKLAM ALANI
Yayınlama: 01.11.2023
A+
A-

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuşuyor.

Akşener’in konuşmasından satır başları;

Cumhuriyetimiz, bizim için başka hiçbir ülkede olmayan, derin ve çok özel bir anlam taşıyor. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki Cumhuriyetimizin, bu kıymetini, bir an olsun unutturmayacağız. Atamızın, en büyük emanetine, her şart ve koşulda, sahip çıkacağız. Cumhuriyetimizi, ilelebet payidar kılacağız. Bize, böyle kutlu bir miras bırakan kahramanlarımıza, ne kadar dua etsek, azdır. İşte Filistin’de yaşananları görüyoruz. Bizim kadar kısmetli olmayan, mazlum milletlerin, ne acılar çektiğine, özellikle son dönemde, tüm çıplaklığıyla, şahit oluyoruz.

Gazze’de yaşanan, Netanyahu terörü, hız kesmeden, devam ediyor. Her geçen gün, yüzlerce çocuk, vicdansızca atılan bombaların hedefinde, can vermeye devam ediyor. Ne yazık ki, her yüzyılda İnsanlığın başına bela olmuş, birkaç psikopat çıkıyor. İçinde bulunduğumuz yüzyılın, baş psikopatı da, hiç şüphesiz ki, Netanyahu’dur. Umuyorum ki Netanyahu son olsun. Umuyorum ki bu teröristin eylemleri, bir an önce son bulsun. Savaş tarihi, bize göstermiştir ki bugüne kadar, büyük savaşlar her seferinde, bir kumpas ve kışkırtmayla tetiklenmiştir. Çünkü bir toplumu, topyekûn bir savaşa ikna etmek için, en elverişli yol toplumdaki, intikam ve korku duygularını tetiklemektir.

İşte Hamas’ın, terör saldırısı da İsrail toplumuna, korku saldığı gibi Netanyahu’ya da, gözü dönmüş gaddarlığını sergileyeceği bir bahaneyi, hediye etmiştir. Hamas’ın, sivilleri katleden eylemleri Filistin’in, uluslararası hukuktan doğan, haklarını gölgelemiş Netanyahu’nun, kirli ajandasına hizmet ederek en büyük darbeyi, Filistin halkına vurmuştur.

Hamas’ı, Filistin’i temsil eden, meşru bir siyasi yapı olarak tanımlamak Filistin hükûmetini, yok saymaktır. Hamas’ı, Filistin’in yegâne temsilcisi görmek, Filistinli sivilleri, dünyaya terörist olarak göstermeyi hedefleyen, Netanyahu’nun, insanlık dışı tezlerine dolaylı destek vermektir.

Elbette ki topraklarını, İsrail işgaline karşı savunmak Filistinlilerin, en doğal hakkıdır. Ancak, bu haklı direnişin sözcülüğünü, Hamas’a devretmek Filistin’e değil, Netanyahu’ya yapılan bir hizmettir. Ve Netanyahu’ya hizmet eden, bir dış politika da barışı getirmeyeceği gibi hiçbir çocuğun, hiçbir kadının ve hiçbir sivilin, canını kurtarmayacaktır.

Her şeyden önce, şunu söylemek isterim ki Hamas’ın saldırılarının, zamanlaması, her türlü şüpheye açıktır. Kime ve neye hizmet ettikleri de, şüphelidir. Unutmayalım ki, bu saldırılar Netanyahu’nun, toplumsal desteğinin, adeta eridiği bir dönemde gerçekleşti.

İsrail’in yıllardır sürdürdüğü zulmün, bizzat İsrail toplumu tarafından, eleştirildiği bir dönemde gerçekleşti. Kalıcı barıştan yana bir tavrın, İsrail’de iktidara gelmesinin, hemen öncesinde gerçekleşti.

Ve nitekim bugün, İsrail halkı Netanyahu’nun, saldırıya, bilinçli olarak göz yumduğunu konuşuyor. İsrail Genelkurmayı’nın uyarılarını, dikkate almadığını konuşuyor. Hatta ve hatta Netanyahu’nun bu saldırıyı, bizzat organize etmiş olabileceğini bile konuşuyor. Ama sayın Erdoğan hâlâ, canhıraş bir şekilde, Hamas’ı savunuyor. Bir de dönüp, gerçekleri söylediğimiz için, bize kızıyor. Neymiş? Biz Hamas’ın ne olduğu, bilmiyormuşuz. Bak sen şu işe. Sayın Erdoğan biz evellallah, tarihi, senin gibi, yarım akıllı, fesli meczuplardan öğrenmedik. Dış politikayı da ideolojik hezeyanlar yaşayan, romantik saray danışmanlarından öğrenmedik. Sen, onun bunun elinde, bir o yana, bir bu yana, savrulmaya alışık olabilirsin. Ama sakın beni, kendinle karıştırma.

Söyle bakalım sen sözde kürdistanın bir parçasını, Türkiye’de gördüğünü söyleyen, Hamas’ı ne diye savunuyorsun? Ortada, Filistin’in meşru bir hükümeti varken sanki Filistinliler için, hayırlı bir iş yapmış gibi sen neden, Hamas’ı meşru görüyorsun? Bu kadar şaibeli bir eyleme imza atanları sen, hangi akılla, ‘mücahit’ diye lanse ediyorsun? Amacın nedir Sayın Erdoğan. Filistin’in haklılığını, zayıflatmak mı istiyorsun. Netanyahu terörüne, zemin kazandırmak mı istiyorsun. Yoksa zaten, aportta bekleyen dünya kamuoyunun, Filistinlileri, terörist diye etiketlemesini sağlamak mı istiyorsun.

Seni buradan uyarıyorum. Sorumsuzca yaptığın açıklamalarla Netanyahu’nun değirmenine, su taşıyorsun. Türkiye’nin, bugüne kadar sergilediği, rasyonel duruşa, ve üstlenmeye çalıştığı, ara bulucu rolüne, zarar veriyorsun. En büyük kötülüğü de, Filistinli mazlumların, haklı davasına yapıyorsun.

Senin, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Cumhurbaşkanı olarak, yapman gereken Türkiye’nin, terörün her türlüsüne, karşı olduğunu anlatmaktır. Yapman gereken Filistinli çocukları, arasına sıkıştıkları, Netanyahu ve Hamas’tan kurtarmanın yolunu aramaktır. Yapman gereken Netanyahu’nun yazdığı senaryoya, figüran olmak değil o kirli senaryoyu, bozan olmaktır. Yani aslında Hamas’ın iletişim başkanı gibi değil Yüz yılını devirmiş, büyük Türk devletinin, Cumhurbaşkanı gibi davranmaktır.

Ülkemizin, değişmeyen tek gündemi, ne yazık ki hâlâ, ekonomi. Her geçen gün, ağırlaşan bir tablo ile, karşı karşıyayız. İnsanlarımız, gençlerimiz, çocuklarımız, ve hatta bebeklerimiz, sağlıklı ve dengeli beslenemiyor. Ve bu acı gerçek, maalesef Sokaklarda, dükkanlarda, evlerde, her gün, daha da çarpıcı bir biçimde, karşımıza çıkıyor.

Israrla sürdürülen yanlışlar, elbette, iktidardakilerin hayatlarını, etkilemiyor olabilir. Ancak vatandaşlarımız, ekonomideki yanlış kararlar yüzünden, ağır bedeller ödüyor. Ekonomiyi, oyuncağa çeviren iktidar seçimin üzerinden, 5 ay geçmesine rağmen maalesef hâlâ, kapsamlı bir ekonomik reçeteyi, ortaya koyamadı. Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon altında ezilen, insanlarımız barınma krizi, açlık tehlikesi ve derinleşen yoksulluk gerçeği ile bir başlarına bırakıldılar.

Ülkemizde, her iki çalışandan biri, asgari ücretli. Yani, milyonlarca emeklimiz, milyonlarca çalışanımız, açlık ve yoksulluk içinde yaşıyor. Durumun vehametine bakar mısınız? Buradan, açıkça ilan ediyorum Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, bu tablo Türkiye için, bir utanç vesikasıdır. Bu tablo İktidarın, Türkiye’yi yönetemediğinin, buz gibi ispatıdır.

Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta, yüreğimizi yakan bir olay yaşadık. Zeren Ertaş kızımız Aydın’da, bir KYK yurdunda bakımı ihmal edilen asansörde sıkışarak hayatını kaybetti. Öğrencilerin, birçok kez, yurt yönetimine, şikâyet etmelerine rağmen hiçbir önlem alınmamış. Ve henüz 22 yaşında, daha hayatının baharındaki Zeren’i bir kazaya değil bir şuursuzluğa, ciddiyetsizliğe, niteliksizliğe, kurban verdik. Yüce Allah, ailesine ve sevenlerine, sabr-ı cemil ihsan eylesin. Mekânı cennet olsun.

KYK yurtlarındaki ihmaller, iş bilmezlik ve niteliksizlik artık çocuklarımızı, canından ediyor. Zeren’in acısı, tüm Türkiye’nin yüreğine, kor gibi düşerken ‘Ölmek istemiyoruz, nitelikli yurt hakkımızdır’ diyen, binlerce gencimiz de, hakkını aramaya başladı. Gençlerimizi, artık bir rezillik boyutuna ulaşan, yurt sorunuyla, yalnız bırakamayız, bırakmayacağız. Cumhuriyet vizyonumuzun, en büyük değer olarak gördüğü gençlerimizi böylesi bir çaresizliğe, terk etmeyeceğiz.”

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.