Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nin ardından dolar ve Euro, Türk lirası karşısında rekor seviyelere ulaştı. Yeni ekonomi yönetiminin göreve gelmesiyle birlikte döviz kurlarında gözlemlenen ‘kontrollü kademeli’ artışlar, piyasalardaki dalgalanmanın kontrol altında tutulmaya çalışıldığına dair izlenim oluşturuyor. Merkez Bankası’nın ise kontrolünü bırakması halinde, döviz kurlarında yeniden patlama yaşanabileceği endişesi yurttaşı tedirgin etmeye başladı. Yerel seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte kur artışının seyri hakkında belirsizlikler artıyor ve kur şoku gibi çeşitli senaryolar tartışılıyor. Ekonomist Güldem Atabay ise döviz kurlarına ilişkin beklentilerini paylaştı.
Mayısta sonuçlanan Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nin ardından döviz kurları rekor üstüne rekor kırdı.
Seçimden önceki bir yıllık süreçte TL karşısında ortalama yüzde 20 değer kazanan döviz kuru, mayıstan bu yana geçen sekiz ayda ise yüzde 55’den fazla artış gösterdi.
Göz Atın
Son 20 yılın en pahalısı! Big Mac sandviç fiyatları uçtu… Uzmanı, TL ve dolar enflasyonu üzerinden hesapladı
Dolar kurunda ürküten beklenti
Seçim öncesi 19,50 seviyelerinde seyreden dolar/TL şu günlerde 30,70 civarından alıcı bulurken Euro/TL ise 33,20 seviyelerine kadar çıktı.
Haziran ayında göreve gelen yeni ekonomi yönetiminin kontrolü devralmasının ardından ise döviz kurlarında yaşanan ‘kontrollü kademeli’ artışlar dikkat çekmeye başladı.
Aylık artış oranları baz alındığında döviz kurunun açıklanan enflasyonun birkaç puan altında kaldığı görülüyor.
Kritik yerel seçimler öncesi kur artışının seyri ise yurttaşı tedirgin etmeye başladı.
Merkez Bankası’nın kontrolü bırakması halinde döviz kurlarında tekrar bir patlama yaşanacağına dair his oluştu.
Ekonomist Güldem Atabay, yerel seçimler sonrası döviz kurunda geçen seneye benzer bir hareketlilik yaşanmayacağını söyleyerek kur şoku beklemediğini ifade etti.
Atabay, politika faizi oranına dikkat çekerek şunları kaydetti:
“Seçimlerin ardından kur şoku yaşanmasını beklemiyorum. Çünkü arada çok temel bir fark var. Mayıs öncesi döviz kuru baskılanırken politika faizi yüzde 8,50, enflasyon ise yüzde 50 civarındaydı. Şu anda ise politika faizi çok daha yüksek seviyelerde bulunuyor. Seçim öncesi, döviz kurunda baskılanan kısım hem temmuz-ağustos aylarında hem de günümüze kadar olan süreçte kapandı. Ayrıca yine bu süreçte rezervlerde artış yaşanırken sıcak para çekmeye çalışan bir ekonomi yönetimi de görüyoruz. Dolayısıyla döviz kurunda sert bir hareketlenme olmayacaktır. Ancak aşağı yönlü olarak da 30’un altına inmeyecektir. Dolar kuru 30’dan 40’a doğru yıl içerisinde yükselecektir ama mayıs ayındaki seçimlerden sonra yaşananlar gibi değil. Çok daha yavaş bir tempoda yükseliş olmasını öngörüyorum. Seçim riskinin ortadan kalkmasıyla birlikte de şimdiye kadar gelmeyen yabancı yatırımcının tahvil ve borsa tarafına daha hızlı bir şekilde gireceğini göreceğiz. Bu sebeplerden ötürü döviz kurunda geçen seneye benzer bir hareket beklemiyorum.”
Merkez Bankası’nın dalgalı kur rejiminin dışında bir politika izlediğini belirten Güldem Atabay, “İspatlayamam ama dalgalı kur rejimine bağlı değiliz ve kurun yönetildiğini düşünüyorum. Yönetilirken de geçtiğimiz dönemin sorumsuz şekliyle değil de aksine rezerv biriktirerek ve kollayarak yapılıyor. Mevcut bozuk ortamda TL’nin değeri hem ihracatcıyı üzmeyecek şekilde hem de enflasyonla mücadeleyi tehlikeye atmayacak şekilde gerçekleşiyor” diye konuştu.
Ekonomist Güldem Atabay, Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon hedefi olan yüzde 36’yı aşacağını ifade etti.
Atabay, “Merkez Bankası, yüzde 36 enflasyon hedefine ulaşmakta kararlı olduğuna dair mesajlar veriyor. Piyasalar ise yıl sonu enflasyonu yüzde 43 civarında bekliyor. Ancak yüzde 43’ün de ulaşılamayacağını düşünüyorum ve enflasyonun yıl sonunda biraz daha yüksek seviyede yüzde 45-50 arasında olacağını öngörüyorum” ifadelerini kullandı.
Türk Lirası’nın reel olarak değer kazanacağı bir yıl olacağını vurgulayan Güldem Atabay, sözlerine şöyle devam etti:
“Para politikası tamamen değişmiş durumda artık. Merkez Bankası geçtiğimiz süreçte piyasalara, politika faizini artırarak yabancı yatırımcıları çekeceğini ve TL’nin reel olarak değer kazanacağı bir sene olacağının mesajını verdi. Bunun için de gerekli politikaların uygulanacağının altını çizdi. Bir politika değişikliği olmaz ise sene başından itibaren olduğu gibi TL yılın geri kalanında da reel olarak değer kazanacak. Yıl sonu yüzde 45-50 civarında enflasyona karşı yüzde 30-35 civarında bir kur artışıyla TL’nin değer kaybı enflasyonun altında kalmış olacak. Bu politika enflasyonla mücadeleyi güçlendirecek ve maliyet unsurunu baskılayacak ve kur şoku beklentisi kırılmış olacak. Böylece kendi kendini destekleyen süreç ile TL’ye dönüş hızlanacak. Özellikle aylık enflasyonun yüzde 2,5-3’lük rakamlarına gerilemesiyle birlikte yıllık enflasyonda baz etkisiyle çok hızlı düşüş göreceğiz. Bu dönemden sonra da bahsedilen tablo rahat şekilde izlenebilecek.”
Ekonomist Güldem Atabay, seçim sonrası ihracatçıların döviz kurunun yükselmesi talebinin karşılık bulup bulmayacağına yönelik ise, “İhracatçılar için zor bir sene olacak. İhracatçıların talebini siyasi bir baskı ile desteklenebilir ama bu destek kur seviyesinden ziyade kredi maliyetlerinin artışına ilişkin olacaktır. Eğer kur talebine karşılık verilirse, ucuz kredi ve düşük TL ile bir daha enflasyon kontrol altına alınamaz. İhracatçılar, rekabet güçlerini sadece TL’nin üzerine odaklarsa verimlilik açısından bir çalışma olmaz ise zor bir sene geçirecekler” ifadelerini kullandı.